-Kendinize ait bir bahçeniz yoksa civciv büyütmeye kalkışmayın-
'Anne, pazardan civciv satın aldım. Hayatlarını kurtardım onların!'
Bir akşam elinde iki tane civciv ile gelmez mi Polatım...kızdım, söylendim. Bir anlık heves uğruna, hayvan sahiplenmenin yanlış olduğunu tekrar tekrar izah ettim. Gözler ışıl, ışıl 'Sen bakarsın' dedi. Bir oğluma bakıyorum, bir elindeki sevimli yavrulara...evimize gelmişler bir kere. Ne yapabilirim?
Büyükçe bir sandığın içine toprak ve lamba yerleştirdim. 2 günde bir toprağı değiştirdim. Çocukların eline vermeden, büyüttüm onları. Büyüyene kadar ellerine alıp sevmeleri yasaktı. Onlarla nasıl ilgilendiğimi günlükte görebilirsiniz. (Bakınız fotoğraf)
Büyüdüler...horoz oldular :) aile'den oldular! Oyuncuydular, çok sevimliydiler, zararsızlardı. Çok sevdik onları. Özenle bakıldılar.
Yeni yuvalarına geçme zamanı gelmişti artık. Yeni evleri, eşimin iş yerinde kullanılmayan, yüksek teller ile çevrili, yeşillik bir alandı. İş yerinin güvenliği ve kameraları olduğu için içim rahattı. İlk başlarda 'üşümüşler midir', 'korkuyorlar mıdır' gibi düşünceler aklımı kurcalıyordu...1 hafta içinde herkesin ilgi odağı olup çıktılar. 'Gel oğlum' dediğimde yanıma koşarak gelen hayvanlardı. Her gün 2 tane haşlanmış yumurtayı, pişirip gönderirdim onlara.
İkinci hafta vahşi doğaya yenik düştüler. Horozlarımız çalınmıştı.